Kolofonlu Ksenofanes

Tanım

Joshua J. Mark
tarafından yazıldı, Göktuğ Berk Bağcı tarafından çevrildi
02 Eylül 2009 tarihinde yayınlandı
X
translations icon
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca
Xenophanes of Colophon (by Unknown Artist, Public Domain)
Kolofonlu Ksenofan
Unknown Artist (Public Domain)

Kolofonlu Ksenofanes (M.Ö. 570-478) felsefenin doğum yeri ve ilk büyük Batılı filozof Miletuslu Thales'in (M.Ö. 585) memleketi olmakla ünlenmiş Miletus'un 80 km (50 mil) kuzeyinde doğmuş bir Yunan filozofudur. Kendisi,başta tanrılara karşı getirdiği argümanlar olmak üzere kendinden önce gelen Anaksimender (M.Ö. 610-546) ve Anaksimenes (M.Ö. 546) 'in çalışmalarının sentez ve geliştirmesini yapması sebebiyle Sokrates öncesi dönem filozoflarının en önemlilerinden biri olarak bilinir.

Kendi zamanının genel kabul gören inancı ölümlüler gibi görünen ve davranan çok sayıda tanrının olduğu inancıydı.Ksenofanes'in iddiası ise insanlar ile hiçbir öznitelik paylaşmayan ezeli bir Tek Tanrı'nın olduğuydu. Onun ilahi olan ile ilgili düşünceleri,kendisinden yüzyıllar önce Firavun Akhenaton (M.Ö. 1353-1336) tarafından geliştirilmiş bir monoteistik inanç olan Antik Mısır dininden köken almış olabilir,bazı bilim insanlarına (ve Freud'a) göre Yahudi İncili'ndeki Musa da bu Mısır modelinden etkilenmiş olabilir.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Hayatının Erken Dönemleri ve Geçmişi

Ksenofanes Anadolu (Küçük Asya) anakıtasında bulunan Kolofonlu'ydu ve kendisi gibi içinde bulunduğu dini inancın yanlış olduğuna inanan ve ruhun göçü (reenkarnasyon) doktrini ile sadece öğrencilerine açık olan bu yüzden de günümüzde inancının bahis ve tanımları ancak spekülasyon seviyesinde kalan bu doktrine dayanan teolojiyi anlatan filozof Protogoras'ın (M.Ö. 571-497) çağdaşıydı.

Anaksimender ve Anaksimenes gibi Ksenofanes öncesi İyonyalı filozoflar esas olarak yaşamı ve dünyayı meydana getiren gerçekliğin,varouşun temel özünü tanımlamakla ilgileniyorlardı. Anaksimender bu özü varlığa esas özünü sağlayan sınırsız,sonsuz şey olan apeiron olarak tanımladı. Onun öğrencisi olan Anaksimenes bu teoriyi,havanın temel öz olduğunu öyle ki havanın sınırsız,sonsuz olduğu fakat havanın etkilerinin (nefes,rüzgar) gözlemlenebileceğini iddia ederek geliştirdi. Görünmez apeiron yerine üzerinde çalışılabilecek gözlemlenebilir bir fenomen ekledi.Anaksimenes şunu fark etti ki:

Reklamları Kaldır
Advertisement

Seyrekleşmeyle hava ateş ve yoğunlaşmayla hava, başarılı bir şekilde, rüzgar, su ve toprak olur. Gözlemlenebilir nitel farklılıklar (ateş, rüzgar, su, toprak) nicel değişimlerin yani temel prensiplerin ne kadar sıkı paketlendiğinin sonucudur. (Baird,12)

Ksenofanes kendisinden önce geliştirilmiş bu iki teoriyi kullandı fakat bu teorilerdeki dini önemi fark etti. Ksenofanes'in iddiasınca Anaksimender'in apeiron ve Anaksimenes'in havası, bu ikisinden daha güçlü bir İlk Sebebe ve evreni var ettiğinden beri tüm diğer şeyleri harekete geçiren ve şeylerin hareketlerini yöneten sonsuz, tek ve yaratılmamış bir varlığa,Tanrı'ya, işaret ediyordu.

Ksenofanes'in Tanrısı

Ksenofanes Tanrı'yı şöyle tanımlar:"O tümüyle göz, tümüyle düşünce, tümüyle kulaktır. Hiç kımıldamadan hep aynı yerde durur ve bir o yana bir bu yana gitmek yakışmaz ona. Hiçbir zorluk çekmeksizin her şeyi zihninin gücüyle harekete geçirir. (Robinson,53) Tanrı ile ilgili böyle iddialar,ölümlülerin hayatlarına karıştığı ve onlarla günlük etkileşim içinde olduğu düşünülen Olimpos Dağı'nın antropomorfik tanrılarından radikal bir şekilde ayrılıyordu. Ksenofanes'in Tanrısı aşkın,yaratılmamış ve görünmez bir ruhtu.

Reklamları Kaldır
Advertisement
Ksenofanes,genel kabül olan tanrılar anlayışını batıl inanç olarak görerek bu inançları reddetti.

Ksenofanes,popüler olan tanrılar anlayışını batıl inanç olarak görerek bu inançları reddetti ve Hesiodos ve Homeros'un eserlerine dayanan geleneksel tanrılar anlayışınının yanlış olduğunu iddia etti.Ksenofanes:

Homeros ve Hesiodos tanrılara hırsızlık,zina ve birbirini kandırma gibi insanlar arasında rezil ve ayıp olan ne varsa atfetmiştir.(Baird,17)

Ksenofanes, Tanrı'nın aşkın doğasının doğal dünyada kolayca algılanabileceğini ve Yüce Tanrı'nın yaratısını tanımamız için sağladığı basit yönlendirmeler ile kendisini zaten açıkladığını ve kendisini açıklamak için kurgulara ihtiyacı olmadığını savunur. Buna karşılık gökkuşağı, Yunan inancında, tanrıça İris'in tezahürü olarak görülmekteydi. Ksenofanes,insanların İris diye çağırdığı varlığın aslında göze mor,kırmızı ve yeşil gözüken bir bulut olduğunu iddia etti.(Robinson,52). Ksenofanes argümanını daha da ileri götürdü:

İnsanlar tanrıların kendileri gibi doğmuş olduklarını ve kendininkilere benzeyen elbiseleri, sesleri ve biçimleri olduğunu sanmaktadırlar. Eğer öküzlerin, atların ve aslanların elleri olsaydı ve onlar elleriyle insanlar gibi resim yapmasını ve sanat eserleri meydana getirmesini bilselerdi, atlar tanrıların biçimlerini atlarınkine, öküzler öküzlerinkine benzer çizerlerdi ve onların her birine de kendi türlerine uygun bedenler verirlerdi. Habeşler tanrıların kara ve basık burunlu, Trakyalılar ise mavi gözlü ve kızıl saçlı olduklarını söylerler. Tanrı ve insanlar arasında en büyük olan, ne biçim ne düşünce bakımından insanlara benzer olamayan tek bir Tanrı vardır.(Diogenes Laertius,Lives)

Bu teolojik anlayış günümüzde tanıdık gelebilir fakat Ksenofanes'in zamanında genel bir konsept olmaktan çok uzaktı. O, kendi tanrı konseptini halka daha makbul göstermek için Tek Tanrı'yı Yunanlıların çok sayıda tanrıdan oluşan panteonunun bir parçası olarak göstermeye çalıştı. Ksenofanes, sürekli olarak çok sayıda tanrıdan bahsetse de net bir şekilde bu tanrıların insan zihni dışında bir yerde var olmadığına inanıyordu.

Reklamları Kaldır
Advertisement

O,misal olarak " insanlar tanrıların kendileri gibi doğmuş olduklarını ve kendininkilere benzeyen elbiseleri, sesleri ve biçimleri olduğunu" ele alır ve açıkça bu inancı çocukça görerek alaylar ve dalga geçer. (Baird,17) Bu tip iddialar o dönemde ciddi bir suçtu fakat Ksenofanes, açıkça saçmalık olduğunu düşündüğü çok sayıda tanrı konseptini başına gelebilecek sorunlardan kurtulmak için referanslarına dahil eder.

Ksenofanes ve Platon

Sonraki yazarlar, belki de Platon (Sofist 242c-d) ve Aristo (Metafizik 986b18-27) nun Ksenofanes'in iki geçmiş karakterizasyonundan etkilenerek onu Elea Felsefe Okulu'nun kurucusu olarak tanımladılar ki bu okul duyuların illüzyonuna rağmen var olanın gerçekten değişmeyen, hareketsiz ve sonsuz Bir şey olduğunu savunuyordu. Bu görüş genel olarak reddedilse de Ksenofanes günümüzde kendi döneminin antropomorfik tanrılarını eleştiren yegane figür olarak görülmektedir.(Parmenides ile birlikte, ki Parmenides , haklı olarak, Elea Felsefe Okulu'nun kurucusu olarak kabul edilir.)

Öyle bile olsa Ksenofanes'in Parmenides'in hocası olduğu söylenir ve iki filozof varlığın tek, birleştirici bir kuvvetten geldiği temel konseptinde aynı fikirdedir. Ksenofanes'in ifadesi ile:

Reklamları Kaldır
Advertisement

Tanrı ve insanlar arasında en büyük olan, ne biçim ne düşünce bakımından insanlara benzer olamayan tek bir Tanrı. "O tümüyle göz, tümüyle düşünce, tümüyle kulaktır." Hiçbir zorluk çekmeksizin her şeyi zihninin gücüyle yönetir." Hiç kımıldamadan hep aynı yerde durur ve bir o yana bir bu yana gitmek yakışmaz ona.(Baird,18)

Ksenofanes'e göre bireyin bu kuvveti (Tanrı'yı) tanıması bireyin bu dünyayı ve bireyin bu dünyadaki yerini daha açık ve net bir şekilde kavramasını sağlar. Bu fikir dizisi daha sonra Platon'un Diyalogları'nda açıklanacaktır. Platon bu konsepti Cumhuriyet'in İkinci kitabının "gerçek yalan" ( Ruhtaki Yalan olarak da bilinir) tartışması boyunca vurgular. Bu paragrafta Platon, insanlarının en çok nefret ettiği şeyin birinin hayatının en önemli görünümü ile ilgili yanlış inanca sahip olmak olduğunu belirtir. Bu konsept Platon'un meşhur Formlar Teorisi'nde olduğu gibi, ki Formlar Teorisi dünyada değer verilen her şeyi doğru kılan nesnel, dışsal, daha yüksek bir Hakikat alemi olduğunu iddia eder, Ksenofanes'in çalışmalarına kadar takip edilebilir.

Mirası

Ksenofanes çokça seyahat etti, şiirlerini okudu ve böylece inançlarını yaydı. İnançlarının arasında insan anlayışının sınırlılığı ve göreliliğin kabulü de vardı. Ksenofanes şöyle yazar, "Tanrılar insanlara her şeyi başlangıçtan itibaren vermemişlerdir. İnsanlar araştırma yaparak zamanla en iyiyi bulmuşlardır" (Robinson,56). Sadece hakikati ararsa birisi hakikate ulaşabilir.Ksenofanes'e göre kimse içinde bulunduğu toplumun inançlarını o inançların konseptlerininin geçerliliğini kavramadan "doğru" olarak kabul etmemelidir.

Ksenofanes'in iddiaları sonradan gelen yazarları, en öne çıkan olarak ise Sokrates ve ondan sonra gelen Platon'u kesin olarak etkilemiştir. Ksenofanes sonrasında yaşamış olan iki filozof da bilgelik ve hakikatin izinde bireysel bir yol izlemede ısrar etmişlerdir. Ksenofanes'in Tek Tanrı konsepti, yukarıda da belirtildiği üzere,Parmenides'i ve Eleatiklerin birlik tanımlarını etkiledi ve onların çalışmaları da Plato'nun Formlar Teorisi'ne ve Aristo'nun Hareket etmeyen Hareket ettirici (Hareketin birincil nedeni) sine katkıda bulundu ve bu konsept Tek Tanrıcılığın gelişiminde felsefi zemini oluşturdu.

Ayrıntılarda oldukça ayrışsalarda Platon'un Formları ve Aristo'nun Hareket etmeyen Hareket ettiricisinin ikisi de gözlemlenebilir bir dünyadan sorumlu olan gerçekliğin daha yüksek bir boyutunu varsayar. Ksenofanes bu teorilerin ikisini de yüksek ihtimalle onaylardı fakat insan anlayışının küçük kapsamının üzerinde durarak bu iki teorinin gerçekten doğru olmadan gerçeğe yaklaştıklarını önerirdi. Ksenofanes kendi görüşlerinin bile objektif olarak doğru olduğunu düşünmedi, o sadece kendi görüşünün etrafındakilerin inançlarından daha geçerli olduğunu düşündü.

Kendi öğrentilerine yönelik o şöyle yazmaktadır, "O halde bu şeyler gerçek gibi alınsın" gerçeğin kendisi olarak değil.Sadece Tek Tanrı Hakikati bilmektedir,Ksenofanes'in iddiasınca,ve ölümlüler hakikate sadece yaklaşabilir fakat hakikatin ne olduğunu asla kavrayamaz. Farklı insanlar ve farklı kültürler Nihai Hakikati farklı şekillerde yorumlayacaklardır fakat bu yorumlar, işin sonunda, sadece (gerçeğin) kendisi tarafından bilinen Hakikatin basit yansımalarıdır.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Göktuğ Berk Bağcı
Türkiye'nin Adana ilinde doğdum. Osmaniye Fen Lisesi'nden 2018 yılında mezun oldum şimdi ise Hacettepe Üniversitesi'nde Tıp okuyorum. Tarih sever birisiyim. Tarihle ilgili elimden geldiği kadar okurum ve Türkiye'nin tarihi mekanlarını ziyaret ettim.

Yazar Hakkında

Joshua J. Mark
Serbest yazar ve yarı zamanlı olarak New York Marist College'da Felsefe bölümü öğretim üyesi olarak çalışan Joshua J. Mark; Yunanistan ve Almanya'da yaşadı ve Mısır'ı seyahat etti. Tarih, edebiyat, yazı ve felsefe sahalarında lisans seviyesinde ders vermektedir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, J. J. (2009, Eylül 02). Kolofonlu Ksenofanes [Xenophanes of Colophon]. (G. B. Bağcı, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-492/kolofonlu-ksenofanes/

Chicago Formatı

Mark, Joshua J.. "Kolofonlu Ksenofanes." tarafından çevrildi Göktuğ Berk Bağcı. World History Encyclopedia. Son güncelleme Eylül 02, 2009. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-492/kolofonlu-ksenofanes/.

MLA Formatı

Mark, Joshua J.. "Kolofonlu Ksenofanes." tarafından çevrildi Göktuğ Berk Bağcı. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 02 Eyl 2009. İnternet. 03 May 2024.